Haberler

İLİÇ ÇÖPLER ALTIN MADENİ FACİASI HAKKINDA YÜRÜTÜLEN SORUŞTURMAYA İLİŞKİN TALEPLERİMİZ

13 Şubat 2024 tarihinde, İliç Çöpler altın madeni sahasında hepimizi derin üzüntüye boğan bir facia meydana gelmiştir.

Bu facia nedeniyle dokuz vatandaşımız toprak altında kalırken, siyanür içeren büyük bir toprak kitlesi de Fırat havzasına doğru kaymıştır.

Ders alınmayan önceki birçok facianın devamı niteliğindeki bu olayın vahametini bir kez daha vurgulamak ve halen toprak altında bulunan dokuz canımızı unutturmamak ana gayemizdir.

Bu facia aynı zamanda yaşam ve sağlık haklarının, sağlıklı bir çevrede yaşama hakkının ihlal edildiğinin açık kanıtıdır.

İliç’teki ihmaller neticesinde dokuz işçimiz, yaklaşık on milyon metreküplük siyanürlü liç yığını altında kalmıştır.

Toprak altında kalan vatandaşlarımızın canlı olarak kurtarılmaları arzu ve inancını korumakla birlikte kendilerine ulaşılması en büyük temennimizdir.

27 Haziran 2022 tarihinde, Erzincan Barosu olarak bugün yaşanan felaketin yaşanmaması için; madenin derhal kapatılması uyarısında bulunmuştuk.

Konu ile ilgili tüm çaba ve uyarılarımıza rağmen bu elim olayın gerçekleşmesinden üzüntü duyuyoruz.

Siyanürün sadece toprak ve suya karışmadığı, havayı da kirlettiği açık olup bu şekilde yürütülen altın madenciliği faaliyeti kaynaklı siyanür, sülfürik asit, cıva gibi zehirli kimyasal maddeler ve ağır metallerin insan sağlığına yönelik ciddi olumsuz etkileri kaçınılmazdır.

İliç Çöpler altın madeninde idari ve yargısal başvurular hiç yapılmamışcasına faaliyete devam edilmiş; soruşturma evresine ilişkin olarak basına yansıyan haberlere göre, liç yığma tepesinin kaymasından üç gün önce yapılan, çatlaklara ilişkin teknik uyarılar da şirket yönetimi tarafından dikkate alınmamıştır.

Devlet, Anayasa ve uluslararası hukuk belgelerine göre, yaşam hakkını ihlal etmemek ve yaşam hakkına yönelik ihlal ve tehlikelere engel olmakla yükümlü bulunduğuna göre, ilgili kamu görevlilerinin bu olayda ve benzeri önceki olaylarda, görevlerini yerine getirip getirmedikleri araştırılmalıdır.

Çevresel bir felakete yol açmış olan bu vahim olayın tüm aşamalarının, bu aşamalarda yetkili olan ve sorumluluğu bulunan kamu görevlileri ile şirket yetkililerinin eylem ve eylemsizliklerinin özel hukuk, idare hukuku ile Türk Ceza Kanunu’nda öngörülen vücut bütünlüğüne karşı suçlar ve çevrenin kirletilmesi suçları kapsamında değerlendirilmesi gerekmektedir.

1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 76 ve 95. maddeleri ile düzenlenen "Hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak" görevi Barolara meslek örgütü olmanın yanı sıra, çağdaş bir hukuk devletinin tüm organları ile hakim kılınması için çok önemli bir toplumsal rol vermektedir.

Hukukun üstünlüğünü, insan haklarını savunmak ve korumak, bu kavramlara işlerlik kazandırmak yetkisi ile mesleki bir örgüt olmanın ötesinde işlevi bulunan Baroların, bu yönü itibariyle diğer meslek örgütlerinden farklı bir konuma sahip olduğu açıktır.

Bir ilde meydana gelen, toplumun geniş kesimlerini yakından etkileyen, kamu yararına, kamu düzenine, hukuka aykırı işlemlere karşı hukuksal girişimde bulunmak yasada belirtilen kavramlara işlerlik kazandırmanın yasal ve kaçınılmaz bir yoludur.

Sağlıklı ve düzenli bir çevrede yaşama hakkımıza sahip çıkmak, sularımızı, çevremizi, insanımızı, canlılarımızı korumak bir insan hakkı olarak  Baromuzun öncelikli görevidir.

Sorumlular hakkında İliç Cumhuriyet Başsavcılığınca taksirle öldürme suçu nedeniyle 2024/88 numaralı dosya üzerinden soruşturma başlatılmış olup halen devam etmektedir.

Söz konusu fiillerin taksirli ceza sorumluluğu kapsamında değerlendirilmesi hukuken mümkün görünmemektedir. 

Uyarılara rağmen faaliyete devam eden sorumlular, zehirli ve devasa büyüklükteki bir yığma tepenin, insanlar üzerine kaymasını, çevre felaketine yol açmasını göze almışlardır ve bu sonuçlara rıza göstermiş oldukları kabul edilmelidir.

Bu facianın meydana geleceğini gösteren uyarılar ve veriler karşısındaki kayıtsızlığın, en azından olası kasıt kurumu kapsamında değerlendirilmesi gerektiği düşünülmektedir.

Avukatlık Kanunu'nun 76 ve 95. maddeleri ile düzenlenen "Hukukun üstünlüğü ve insan haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak" görevinin gereği olarak;

1) Soruşturma dosyasının örneğinin gönderilmesini,

2) Kara, su ve havada kirlilik olup olmadığının tespitinin tarafsız, ehil ve yetkin bilirkişiler vasıtasıyla yapılması,

3) Sorumlu Anagold Madencilik San. ve Tic. A.Ş. acil durum eylem planı olup olmadığının sorulması var ise istenmesi, 

4) Yine sorumlu şirketten organizasyon şeması ve 2. kapasite artış projesi getirtilmesi,

5) Yurt dışında bulunan şirket yetkililerinden K.Ö 'in iadesinin sağlanması,

6) Sorumluların kusur tespiti açısından tarafsız, ehil ve yetkin kişilerden oluşan bir bilirkişi heyeti oluşturularak denetime elverişli teknik bilirkişi raporu alınması,

7) Sorumlu şirketin Türkiye müdürü C.Y.D 'nin tutuklanması gerektiğin tekrar değerlendirilmesi hususlarını,

İliç Cumhuriyet Başsavcılığınızdan talep ederiz.

Bütün sorumluların yargı önünde hesap verebilmesi bakımından etkin ve şeffaf bir soruşturma yapılmasını, belirttiğimiz hususlarda gereğinin yerine getirilmesini; soruşturmanın sonuna kadar takipçisi olacağımızı bildiririz.

Av. Adem AKTÜRK

Erzincan Barosu Başkanı